PSİKOLOJİK BİLGİ PORTALI By Alper Budan
  SOMATİZASYON
 
Somatizasyonu stresin ya da duygusal sorunların fiziksel yakınmalarla ifade edilmesi olarak tanımlayabiliriz. Ruhsal sıkıntı ve gerginlik uygun biçimde ifade yolu bulamadığında kişi bunun için bedenini kullanmakta ve sıkıntısını 'bedenselleştirmekte’ yani bedeniyle ifade etmektedir. Bedenselleştirme de en çok ağrıdan yakınılır; halsizlik, baş dönmesi, nefes darlığı ve çarpıntı da sık görülen diğer yakınmalardır. Ağrılar baş, sırt, bacak, kol, eklem gibi vücudun bir çok bölgesinde olabilmektedir. Somatizasyon mide bulantısı, kanama, kusma ve yemeğe dayanamama gibi bir çok şekilde de ortaya çıkabilir. Hatta bazen kişinin herhangi bir enfeksiyonu olmamasına rağmen idrarını ağrılı yapmasına bile neden olabilir.
Ruhsal bir bozukluk tanısı olan Somatizasyon Bozukluğunu ise şöyle tanımlayabiliriz: Fizik muayene ve laboratuar incelemeleri sonucunda organik bir neden ile açıklanamayan birçok bedensel yakınmanın bulunması ve bu yakınmaların kişinin mesleki, sosyal ve özel hayatındaki işlevselliğini etkilemesi (tıbbi bir durum olsa bile , psikolojik zorlanma ve işlevsellikte bozulma fizik muayene ve laboratuar bulgularına göre beklenenden daha fazladır).


Hastalığın neden ortaya çıktığı tam olarak bilinmemektedir. Hastalığa biyolojik, sosyal ve psikolojik faktörlerin yol açtığı ileri sürülmektedir.
• Sosyal nedenler: hastalar sosyal ilişik kurabilmek için bedensel yakınmalarını kullanıyor olabilirler. Örneğin kocasının her akşam kahveye gitmesini istemeyen bir ev hanımı bunu direk ifade etmek yerine kocasının evde kalmasını sağlamak için sürekli hasta olduğunu yalnız kalamayacağını öne sürüyor olabilir. Yine çocuklarından bir istekte bulunurken hastalığını öne sürebilir. Bazı hastalar yaşadıkları stresle başa çıkmak için bedensel yakınmalar kullanırlar. Örneğin psikolojik kökenli bayılmalarda olduğu gibi kişinin bilinç dışı çatışmalarının doğurduğu stres bayılma ile sonuçlanabilir.
• Psikodinamik nedenler: Freud’a göre cinsel içgüdülere bağlı bilinç dışında olan çatışmalar bazı hastalarda bu belirtileri ortaya çıkarmaktadır.
• Biyolojik nedenler: bazı araştırmacılar bu hastalığın nöropsikolojik nedenlere dayandığını öne sürmektedir. Bu hastalarda dikkat ve bilişsel işlevlerde bozukluk olduğu ve bunun sonucunda algı bozuklukları oluştuğu ileri sürülmektedir. Bu hastalığın genetik yatkınlığı olduğu düşünülmektedir. Hastaların birinci derece yakınlarında hastalığın görülme oranı %10-20’dir. Yine bu ailelerde madde kullanımı ve kişilik bozuklukları daha sık görülmektedir. Yine sitokinler denen bağışıklık sisteminde haberci rolü oynayan bazı maddelerin bu hastalığın ortaya çıkışında rol oynayabileceği düşünülmektedir. Bu konuda kesin bir veri olmamakla beraber araştırmalar halen devam etmektedir.

Somatizasyon bozukluğu adı altında toplanan belirtiler şunlardır: (bu tanıyı koyabilmek için bu 34 belirtiden en az 13 tanesi aynı kişide görülmüş olmalıdır)
1. Kusma
2. Kol ve bacak ağrısı
3. Nefes darlığı
4. Sağırlık
5. Yürüme zorluğu
6. Karın ağrısı
7. Sırt ağrısı
8. Çarpıntı
9. Çift görme
10. Kas ağrısı
11. Eklem ağrısı
12. Bulantı
13. Sersemlik
14. Bulanık görme
15. İdrar yapma güçlüğü
16. Karında şişkinlik hissi
17. İdrar yaparken ağrı duyma
18. Unutkanlık
19. Körlük
20. Cinsel ilişki sırasında cinsel organlarda yanma
21. İshal
22. Baş ağrısı dışındaki bedenin herhangi bir yerinde ağrı duyma
23. Yutma güçlüğü
24. Bayılma
25. Cinsel isteksizlik
26. Değişik besinler yediğinde bunları tolere edememe
27. Ses kısıklığı
28. Sara benzeri nöbet geçirme
29. Göğüs ağrısı
30. Cinsel ilişki sırasında ağrı duyma
31. Ağrılı adet görme (kadınlarda)
32. Düzensiz adet görme (kadınlarda)
33. Aşırı adet kanaması (kadınlarda)
34. Gebelik boyunca kusma (kadınlarda)
Belirtiler genelde hastayı da rahatsız edici düzeydedir. Bu nedenle hastalar sıklıkla doktora başvururlar, değişik ağrı kesiciler kullanırlar ve genelde yaşam tarzlarını da hastalığa göre değiştirirler.

Asagıdaki belirtilerinden varlığı halinde bu durumdan bahsedilir.

1- Vücudun bir ya da daha çok bölgesinde hissedilip, bu nedenle tetkik ve değerlendirme yapılacak derecede şiddetli ağrı yakınmasının olması.

2- Bu ağrı belirgin bir gerilime ya da mesleki, toplumsal ve kişinin yapabildiği diğer aktivite alanlarında bozulmaya yol açmaktadır.

3- Ağrının başlayıp, şiddetlenmesinde ve devam etmesinde ruhsal faktörlerin önemli katkısının olduğu görüşüne varılır

4- Bu sikayetler bilerek ve isteyerek bir amaç elde etmek amacı ile oluşturulmamıştır.

5- ağrı yakınmaları bir kaygı bozukluğu ya da psikotik bozukluktan dolayı oluşmamıştır.

ağrı kişinin günlük üretim ve davranışlarında bozulmalara yol açarak iş yapamama ve işten ayrılmalara, okula gidemeyerek eğitiminde aksamalara, hastanelere abone olmalarına ve başlıca konuşma konularının ve düşünce içeriklerinin ağrı üzerine olmasına, gereksiz ve çok miktarda ilaçlar kullanmalarına, evlilik ve sosyal ilişki sorunlarına yol açmaktadır.

Bu kişilerde ağrı gidermek amacı ile bağımlılık yapma potansiyeli olan ilaçların yanlış kullanımı ve sonuçta bağımlılığı görülebilmektedir. Ağrılar sebebiyle intihar düşünce ve davranışları görülebilmektedir. Ağrıyı önlemek için çok uzaktaki sağlık kurumlarına ya da sağlıkla ilgisiz kişilere, şarlatanlara başvurabilmekte, çok zaman, para ve daha çok sağlık kayıplarına neden olabilmektedirler. Bu da insanlara kusup, kapanmalarına, ruhsal sorunlarının ağırlaşmasına, mücadele güçlerinin azalıp, daha çok ağrı hissetmeleri seklinde bir kısır döngüye yol açmaktadır.

Ağrıya ilerleyen donemde depresif bozukluklar ve kaygı bozuklukları eslik etmektedir. ağrı bozukluğu pek çok vucutsal hastalık durumunda da on planda olabilmektedir. Bunlar arasında eklem-kas-kemik rahatsızlıkları (romatizmam hastalıklar, yaşlılardaki kemik erimeleri, bel ve boyun fıtıkları), diyabet (seker hastaligi) ve damar sertliği gibi vücut damar ve sinirlerinin harabiyeti, bazı tümörler sayılabilir.

kadınlarda ağrılar erkeklere göre iki kat daha çok görülmekte ,ağrılardan da özellikle bas, sırt, göbek altı bölgesi ve kas-eklem ağrıları on planda bulunmaktadır. Ağrılar 40-50 lif yaşlarda en çok gözlenmektedir. Ailelerinde depresyon ve madde kullanımı olan ailelerde daha çok gözlenmektedir.

bazı kişilerde kişinin ağrıyı daha çok hissettikleri, ağrı eşiklerinin düşük olduğu gözlenmiştir. bazı kişilerde de ağrı hislerinin geçmişte şiddetli olarak yaşanan fiziksel, vücuda uygulanan cezalandırmalarla ilişkili olduğu gözlenmiştir. ağrı hissi sevgi ve bakim kaynağı olacak bir kişinin desteğini aramayla ayni zamanda oluşabilmektedir.

Zaman zaman kişiler gerginliklerini ( yaşanan kayıplar, hedefe ulaşamamak vs. gibi streslerde) yaşanılan suçluluk hislerini ağrı üzerinden dışa vurup, kendilerini rahatsız eden sorunların ağırlığını istemsiz olarak hafifletip, kendi düşünce alanlarından uzaklaştırmaktadırlar.

Yani bir durum daha kabul edilebilir ve hatta çevreden daha destek , yardim, ilgi ve anlayış görebileceği ağrı yakinmalarına dönüştürülmektedir. Bu yolla kişiler bazen çevrelerini de elleri altında tutabilmekte, bazı sorumluluklardan kurtulabilmektedirler.

Rahatsızlıkta beyin yapısına ait bir takım anormalliklere de rastlanabilmektedir. Duysal ve limbik yapılara ait anormallikler de ağrı şiddetini belirlemektedir. P maddesi ve diğer bir takım moleküller de ağrının hissedilmesinde etkili olmaktadır.

Tedavi:

Tedavi vucutsal hastaligin varlığında ,hastalıkla ilgili birim ile paralel olarak tedavinin yürütülebilmesi seklinde olmakta ya da ayaktan tedavi ile olabilmektedir. önemli hedef olabildiğince çabuk hareketin ve olabilen en yüksek işlevselliğin sağlanabilmesidir. Bunun için ilaç tedavisi yanında, bireysel terapiler, hipnoz, fizik tedaviden faydalanılmaktadır.
 
  Bugün 72 ziyaretçi (118 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol