PSİKOLOJİK BİLGİ PORTALI By Alper Budan
  YEME BOZUKLUĞUNUN PSİKOLOJİK FAKTÖRÜ
 
Yeme bozukluğu günümüzde giderek daha fazla önem kazanmaya başlayan bir problemdir. Özellikle ergenlik döneminde görülen bir rahatsızlık olup kadınlarda görülme sıklığı erkeklere oranla çok daha yüksektir. Günümüz modern toplumlarında “ince” olmanın çekicilikle eşdeğer tutulduğu, medyanın özellikle kadınlara yönelik mesajlarında zayıf olma vurgusunun yer aldığı görülmektedir.

Bu durumun yeme bozuklukları için hazırlayıcı bir faktör olduğu düşünülmektedir. Ancak yeme bozuklukları yalnızca ince olma çabaları ile açıklanamayacak kadar karmaşık olup, bir sürü psikolojik faktörle de ilişkilidir. İçinde bulunulan yaşam dönemi, geçirilen bir travma, ilişkilerde yaşanan güçlükler vs… sonucunda ortaya çıkabilir. Yeme bozuklukları en genel tanımı ile yaşanan bir takım zorlukların yeme paternleri ile dışa vurumudur. Örneğin yemeği reddetme kişiyi zora sokan bir ilişki tarzını reddetme ile karakterize olabilir. Kabul isteğinin, onay beklentisinin bir yolu, ebeveyne bir başkaldırı amacı vs… olabilir. Yeme bozukluklarında beden hoşnutsuzluğu temel bir faktör olup benlik algısı ile ilişkilidir.

Ailelerin bu süreçte sıklıkla kızgın, korkulu bazen de deprese oldukları, ne yapacaklarını bilemedikleri görülür. Bu durum ailenin bireyi zorlamasıyla, ona aşırı tepki göstermesiyle sonuçlanabilir. Söz konusu durum da rahatsızlığın daha da inatçı hale gelmesiyle sonuçlanır. Yeme problemleri primer veya bir rahatsızlığa sekonder olarak ortaya çıkabilir. Örneğin kilo ve iştah kaybı majör depresif bozukluğun yaygın bir bulgusudur. Dolayısıyla yaşanan süreç depresyonun bir ifade biçimi olabilir ya da eşlik eden depresyon, kaygı bozuklukları ve diğer psikiyatrik rahatsızlıklar görülebilir.

Yeme bozukluğu olanlar, özellikle anoreksikler çoğu zaman ailenin ısrarı ile yardım almaya razı olmaktadırlar ya da zorlanmaktadırlar. Oysa rahatsızlığın erken tanınması ve terapi sürecinin başlatılması rahatsızlığın kronik hale gelmesini ve bireyin hayatını tehdit etmesini önler. Bireyin hayatı riskinin olduğu durumlarda öncelikle hastaneye yatırılarak belli bir kiloya ulaşması ve fonksiyonlarının normale dönemsi amaçlanır.

Yeme bozukluklarının en sık görülenleri Anoreksiya Nevroza ve Blumia Nervoza’dır.

Anoreksiya Nevroza: Kişinin vücut biçimi ve ağırlığını algılamada problem olması sonucu yemeyi durdurması ve aşırı derecede kilo kaybetmesidir. Anoreksik birey kilosu ne olursa olsun kendini şişman hisseder. Kilo kaybını genellikle diyetle sağlar; ayrıca kusma, müshil ilacı, diyet ilacı ya da aşırı egzersiz de uygulayabilir. Bu bireylerin kilo almaktan aşırı derecede korktukları, devamlı kilo kontrolü, kalori hesabı yaptıkları, diyet ürünleri tercih ettikleri görülür. Açlık duygusunu inkar edebilir, yemek yememek için devamlı bahaneler bulabilir, alışılmadık yeme alışkanlıkları geliştirebilirler. Yemek yediğinde utanç, suçluluk hissederler. Bu bireyler kendilerinde bir rahatsızlık olmadığını düşündükleri için genellikle terapiyi reddederler. Bir kısmı oluşan çeşitli komplikasyonlar sonucu ölür.

Kişilik özellikleri olarak genelde katı, mükemmeliyetçi, kendilerine yüksek hedefler belirleyen bireylerdir. Kilo kaybını başardığında kendilerini güçlü, kontrollü hisseder. Yaşamının kontrolünü bu şekilde elinde tutmaya çalışabilir. Genelde kendilerine güvenleri azdır. Bu bireylerin ailelerinin de beklentilerinin yüksek olduğu, bağımsızlık kazanma isteklerine karşı güçlü direnç gösterdikleri bildirilmektedir.

Blumia Nevroza: En genel tanımı ile birbiri ardına yeme ve kusma nöbetlerinin olmasıdır. Blumik bir birey bir seferde yiyebileceği miktardan çok daha fazlasını, çok daha kısa zamanda yer. Çoğu zaman yemek yerken kontrol kaybı (yemeyi durduramayacağı) hissini yaşar. Blumiada temel patoloji yemeyi durduramamadır. Amaç açlığı bastırmak değil, kendisini dolu hissetmektir. Yeme nöbetlerini ardından kendini çok şişmiş hisseden birey yoğun suçluluk, utanç duyguları yaşar ve yediklerini kusarak veya müshil ilacı vs… kullanarak ya da aşırı egzersiz de yaparak çıkartmaya çalışır. Blumikler için genellikle yemek yemek tek rahatlama alanıdır. Yaşamlarını yemek ve yememek arasında bocalama ile geçiririler.

Blumiklerin sıklıkla gizli bir şekilde tıkındıkları bilinir. Toplu yemek yerlerinden kaçındıkları, yemekten sonra hemen banyoya gittikleri, ani kilo değişimlerinin olduğu görülür.

Anoreksiklerden farklı olarak blumikler bir rahatsızlıkları olduğunu kabul etme ve yardım alma eğilimindedirler. Yapılan araştırmalar bu bireylerin yoğun değersizlik hisleri ve onay ihtiyacı içinde olan, aşırı derecede kendini eleştiren bireyler olduğuna dair bilgiler sunmaktadır. Benlik algıları vücut görünümlerine bağlıdır. Bir takım çalışmalar blumiklerin ebeveynlerinin uzak ve reddedici olduklarını bildirmekte, anneden ayrılma ve bireyselleşme çabalarının dışa atma-kusma şeklinde olabileceğine işaret etmektedir. Bazı araştırmalar da hem ebeveynde hem de çocukta birbirinden ayrılma ile ilgili yoğun güçlükler olduğunu ifade etmektedir.

DERLEYEN:Alper Budan

 
  Bugün 53 ziyaretçi (89 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol